Günler geçtikçe yaşanan değişimi kabul edemeyen, hatta belki de algılayamayan bir bünyeye sahip olduğumu fark ediyorum. İnsanlar gelip geçiyor, zaman değiştiği gibi mekanlar da değişiyor. En basitinden gün içinde bulunduğumuz yerleri düşünelim. Küçük otobüs yolculukları ile şehir içinde nerelerden geçmiyoruz ki! Üstünde fazla düşünülmesi gereken ayrıntılar olarak görülmeyebilir bunlar, ancak ben tüketemiyorum bu yerleri, bu zamanları. Takılıp kalabiliyorum.
Başka bir mekanla ve zamanla karşılaştığımda geçen zaman için hala ''vay anasına ben hala o zamandayım oysaki'' diyebiliyorum. Yeni mekanlarsa eskilerini hatırlatıyorlar. Yeniyi görerek eskinin farkına varmak demeyeyim, daha çok eskiye fon tutuyor yeniler.

Zaman mühürlemesi yapacağımda mekanın görüntüsü, ruh halim, dinlediğim müzik ne varsa hepsi bütünleşiyor ve yeni zamanlarla karşılaştığımda yeniden yaşanmak için kayıt altına alınıyorlar. Yok, bilinçli falan değil bu olanlar. Ayağın taşa takılması gibi bir şey. Zamana takılıp düşersen fena oluyor sonuçları ama, bi bu kötülüğü var işte.
Zamanın çelme taktığı anlarıma şahit olan tüm müziklerim adına bir tanesini seçeyim şimdi. Bu şarkı var ya bu şarkı, ne hissettirdiğini de anlatamıyorsun...
tomorrow
tomorrow...
3 yorum:
bu post sağlam bir edite uğramış dayı.. bizden kaçmaz ekibinden kaçmaz.. içeriğe gelecek olursam: yaşadığım her anı her dakikayı tek tek skeyim demekten başka bişey gelmiyo içimden..
evet ağzı bozuk küfürbaz ayı kıro çekinilesi bir yaratığım naparsınız..
Biraz önce yazdım. Edit falan yok, cidden. An anı doğurur ya şimdi anlaşıldı neden olduğu:P
çok sadığım çok..
Yorum Gönder